HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
CAN YÜCEL
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
ORHAN VELİ KANIK
ÜÇÜNCÜ TEKİL ŞAHIS
Davetiyeler, odalar
Ve localar iki kişilik
Ya tek gidersin bir koltukta
Ya biletler; iki kişilik
Ya tek kişiliktir bir yatak
Ya yalnız yatılmaz; iki kişilik
Ya tek taraflıdır bir aşk
O da severse; iki kişilik
Başka kaç kişiyi seversen sev
Bir sevda yalnız iki kişilik
Hele baş başa bi akşamda
Masalar hep iki kişilik
Peki sen kimsin dediler bana
Dedim üçüncü tekil kişilik
Peki dostluk var mı dünyada
Dedim dünya iki kişilik
Çocuktuk çoktuk oysa
Çok üzgünüm şimdilik
YİĞİT GÜRALP
AŞK KİTABI
Ne olur söyleyin sevenler bana
Ayrılmak kanun mu aşk kitabında
Elele tutuşup gülmeden daha
Terketmek kanun mu aşk kitabında
Ümitlerim kırıldı bitti
Hayallerim yıkıldı gitti
Bu dert beni benden etti
Sevdim sevdim bak ne hale geldim
Her seven sonunda düşüyor derde
Bu aşk kitabının yazanı nerde
Bir aşık inandı çok sevdi diye
Terketmek kanun mu aşk kitabında
Ahmet Selcuk İLKAN
SANA BAKMAK
Her şey yapılabilir
Bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine.
Bir beyaz kağıda
Her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
Her şeyden bir gülden
Bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar Benzemenin
Ve benim
Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden açan soran bere budak yok
Bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan”
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Sana bakmak
Bir mucizeyi anlamaktır
Sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvanlar değil tüccarlardır
Sen öyle göz
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır
Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz
Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
ALLAH’A İNANMAKTIR.
YILMAZ ERDOĞAN
ANADOLU
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?
Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun
AHMET ARİF